Mesleki Eğitim
2000 ’ li yıllar gelirken dünyada hızlı bir gelişme ve değişme süreci yaşanmaktadır. Özellikle bilimsel ve teknolojik alandaki yenilikler her alanda kendini göstermektedir. Dünya ortak bir sanayi toplumuna doğru gitmektedir. Çağımızda sanayi toplumu, bilim ve teknolojideki hızlı gelişmelerle, enformasyon toplumuna dönüşmekte ve yoğun-bilgi, üretimi ve maliyeti etkileyen en önemli faktör olmaktadır. Rekabet üstünlüğü ancak çalışanların teknolojik yeniliklere paralel olarak bilgi ve beceri düzeyini yükseltmekle sağlanabilmektedir. Böylece ülkelerarası rekabette eğitim stratejik bir önem kazanmıştır.
Avrupa Birliği’ne girmek üzere olduğumuz bu günlerde bu amansız rekabet piyasası içinde ezilmeden kendimizi gösterebilmemiz için, kaliteli mal ve hizmet üretiminde söz sahibi olmamız gerekmektedir. Avrupa bazında kabul edilebilir kalite ve standartta mal hizmet üretebilmek için ise bu üretimi yapacak kalitede işgücüne ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye genç nüfus oranı çok fazla olan bir ülke olarak, bu genç insan potansiyelini mesleki eğitim yoluyla kalifiye elemanlar haline getirmek zorundadır. Bunun için mesleki eğitim, Türkiye’nin geleceğe yönelik tespit edilen eğitim politikasında özel bir yere sahip olmuş durumdadır.
Bilindiği üzere ülkemizde mesleki eğitim 3308 sayılı Çıraklık ve Mesleki Eğitim Kanunu hükümleri çerçevesinde 3 ayrı şekilde verilmektedir.
Örgün mesleki eğitim (Meslek liseleri)
Çıraklık eğitimi
Yaygın eğitim
Bir meslek edinmek üzere örgün mesleki-teknik orta öğretim kurumlarına yani meslek liseleri, teknik liseler, endüstri meslek liseleri gibi tam zamanlı okullara devam eden öğrenciler, öğretimlerinin son yıllarında pratik eğitim için staj yapmak üzere işyerlerine gitmektedirler.
Çıraklık eğitiminde ise öğrenciler teorik eğitimleri için haftanın 1 günü çıraklık eğitimi merkezlerine gitmekte, diğer 4-5 gün ise pratik eğitimlerini işyerlerinde almaktadırlar.
Yaygın eğitim sistemi içinde açılan meslek kursları yoluyla da meslek edinilebilmektedir.